İran hükümeti, ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımları şiddetle kınadı ve bu uygulamaları siyasi baskı ve zorbalık olarak tanımladı. İran Dışişleri Bakanlığı, yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtirken, bu durumun yalnızca İran halkını değil, küresel ekonomi üzerinde de olumsuz etkiler yaratacağını vurguladı. ABD’nin 2018’de İran ile yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin ardından uygulamaya koyduğu yaptırımlar, İran’ın ekonomik istikrarını derinden sarsmış durumda.
İran ekonomisi, ABD yaptırımları nedeniyle ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Düşen petrol satışları, yüksek enflasyon ve artan işsizlik oranları, halkın yaşam standartlarını tehdit eder hale geldi. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Yaptırımlar, hedef alındığımız uluslararası ilişkilerde adaletsizlik ve zorbalık örneğidir. Bu baskılar, bağımsız bir ülke olarak varlığımızı sürdürmemizi istemeyen güçlerin stratejileridir” dedi.
Özellikle son yıllarda, İran’ın petrol ihracatı büyük bir darbe aldı. ABD’nin baskıları sonucunda birçok ülke, İran petrolünden vazgeçmek zorunda kaldı. Bunun yanı sıra, ülke içindeki döviz kuru dalgalanmaları ve ekonomik belirsizlikler, yatırımcıların güvenini sarstı. Bütün bu sorunlar, İran halkının yaşam standartlarını olumsuz etkileyerek, sosyal huzursuzlukların artmasına neden oldu.
İran, ABD’nin tutumunun uluslararası toplumda geniş yankılar uyandırması gerektiğini düşünüyor. Birçok ülke, ABD’nin tek taraflı yaptırımlarını eleştirirken, İran’a destek mesajları gönderiyor. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, yaptırımların insan hakları ihlallerine yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor ve bu durumun uluslararası güvenlik için tehlikeli olabileceği belirtiliyor.
İran, çözüm arayışlarını da devam ettiriyor. Ülke yetkilileri, Avrupa ülkeleri ile diyalog kurarak, nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi konusundaki müzakerelere hız vermek istiyor. İran’ın nükleer programıyla ilgili endişeleri gidermek için uluslararası işbirliğinin önemine vurgu yapılırken, ekonomik baskıların yalnızca bölgesel istikrarsızlığa yol açacağı ifade ediliyor.
Söz konusu yaptırımların sona ermesi, yalnızca İran için değil, tüm bölge için barış ve ekonomik istikrar adına kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. İran halkı, bu zor dönemlerde dayanışma içinde olarak, yaptırımlara karşı direnç göstermeye devam ediyor. Hükümet, bu zor süreçte halkın yanında olduğunu ve haklarını koruma konusundaki kararlılığını sürdüreceğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, İran’ın ABD yaptırımlarına yönelik tepkisi, yalnızca kendi iç dinamikleri açısından değil, uluslararası siyasi dengeler açısından da önemli bir konudur. Her ne kadar İran hükümeti bu durumu zorbalık olarak nitelendirip uluslararası hukukun ihlali olarak tanımlasa da, küresel toplumun bu meseleye nasıl yaklaşacağı ve çözüm yolları konusunda sarf edeceği çabalar gelecekte belirleyici bir rol oynayacaktır.